18 Ekim 2011 Salı

Zevklenmenin binbir hali

Orgazmın yalın ama eksiksiz bir tanımını yapmak olanaklı mı? Cinsel uyarılmayla yaşanan zevkin doruğa ulaştığı, tümüyle kişisel bir deneyimdir orgazm. Bu deneyimin evrelerini çözümleyebilmek için, sayısız seksolog kafa yormuş, araştırmalar yapmıştır.
İşte seksologların yorumuyla orgazm...

Orgazmın olmazsa olmaz şartı arzu ve bunu ifade edebilme yeteneğidir. Kişi karşısındakine kendini sunabilmeli, ayrıca kendi bedeninden zevk alabilmelidir. Sağlıklı bir cinselliği olan ve aynı zamanda iyi bir duygusal eğitim görmüş olan kişi ilişkinin arzunun fark edilip ifade edildiği bu evreyi iyi yaşayabilir. Arzuları eğitmek, organizmada var olan bütün duyularla zevk duymayı öğrenmek demektir. Bize verilmiş beş duyunun her biriyle zevk duymayı bilirsek cinsel hazza ulaşabiliriz. İnsan bu beş duyusunu hayatta tutmalı ve onlardan çeşitli biçimlerde yararlanmayı bilmelidir. Ve ancak kendi bedenini seven biri her organ ve fonksiyonunu doğru zamanda ve yerli yerinde kullanabilir.

Böylesi bir duygusal ve cinsel eğitim kişiyi, değişik evrelerinin olgun bir şekilde yaşandığı sağlıklı bir ilişkiye götürebilir. Ancak genel olarak cinsel davranışlarımız gibi, orgazma yatkınlık derecemiz de psikolojik faktörlerin yanı sıra metabolizmamıza, özellikle de hormonal dengemize bağlıdır. Şu ya da bu hormonun metabolizmamızdaki ağırlığına bağlı olarak kimi insanlar için arzu evresi gündelik (ve gecelik) hayatın büyük bir bölümüyle eşanlamlı olabilir, kiminin canı haftada iki üç kere seks yapmayı çeker, kimileri içinse seks ayda bir tekrarlanacak bir törendir.
Her kadın orgazm olabilir mi?

Teorik olarak her kadın, orgazma ulaşabilmelidir. Bugün, cinsel olarak aktif olan kadınların ancak % 5 kadarının doyuma ulaşamadığı belirlenmiştir. Bir erkek çocuk ergenlik çağma geldiğinde rahatlıkla orgazm deneyini yaşayabildiği halde, kızların çoğunda bu gerçekleşememektedir. Bu farklılığın nedenlerini de, toplumun kadınlara hala uygulamaya devam ettiği baskıcı koşullandırmada aramak gerekir. Bu anlayışın egemen olduğu toplumlarda ve çevrelerde, kızlar cinsellik karşıtı bir eğitim almakta, küçük yaştan "terbiyeli", "mazbut", "iffetli" olmayı öğrenmektedir. Sonuçta kendilerim birer cinsel varlık olarak görememekte, vücutlarından ve cinsel tepkilerinden utanmaktadırlar. Çoğu kadın, bu tür olumsuz koşullanmalar sonucunda, son derece gerçek dışı ve sınırlayıcı cinsel değerlere takılıp kalırlar. Cinselliğin çok olağanüstü bir şey olduğunu, bu olağanüstü dünyaya girmenin özel bir "izne" bağlı olduğunu ve ancak çok özel koşullarda, ideal bir koca ya da sevgili bulduklarında kendi kendilerine bu izni verebileceklerini düşünürler. Kısaca, insan yaşamının doğal bir yönü olan cinselliği idealleştirirler. Ve tanımı gereği ideal bir nesne de gerçek yaşamda bulunamayacağı için, hiç bir ilişki, hiç bir eş bu tür kadınlara zevk vermez.

Evli ve düzenli cinsel yaşamı olan çok sayıda kadın, hiç orgazm olamaz. Uzmanların "orgazm ketlenmesi" adını verdikleri bu durumun kökeninde, baskı altında alınmış cinsel duygular ve yanlış koşullandırmalar yatar.
Ülkemizdeki araştırmalar 25 yaşına ulaşmış kadınların %10'unun orgazmı hiç yaşamadıklarını gösteriyor. Kimi durumlarda kadınlarda orgazm ketlenmesi görülür. Orgazmın ketlendiği gruptaki kadınlar, sevişmeyi başlatabilir, uyarılabilir, sevişme ve cinsel birleşmeden zevk alabilir fakat cinsel uyanmanın biryerinde takılıp kalırlar. Kadın orgazmını tarif etmek kolay değildir, yaşayınca kolay tanınabilecek bir durumdur. Hapşırığa benzetilebilecek bir reflekstir. Orgazm başlıca klitoral uyarılma ile başlar ve vajinal kasılmalara yol açar. Orgazm olamamanın en sık görülen psikolojik nedeni takıntılı bir şekilde ilişkinin nitelikleriyle ilgilenme, hata yapma korkusu ve buna bağlı olarak kendini aşırı eleştirme ve başaramama korkusudur. Kadın eşinin davranışlarıyla ve kendisinin yapması ve yapmaması gerekenlerle o kadar meşguldür ki kendini ilişkiye verip gevşeyemez. Diğer nedenler geçmişte cinsel tacize maruz kalmış olmak, cinsellik hakkında olumsuz duygular taşımak, ilişkiye ait problemler, özgüven azlığı, vücudunu beğenmeme ve kontrolü kaybetme korkusudur. Bunun için, her şeyden önce, psikolojik bir danışmaya gerek vardır. Diğer orgazm güçlüğü türlerindeyse, uyumlu ve sevilen bir eşle birlikte yaşamak uzun dönemde sorunu çözmeye yetebilir, ama cinsel terapinin zorunlu olduğu durumlar da hekim yardımı almak gerekir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Hakkımda

Türkiye
hipnoz ülkemizde daha anlaşılmadını düşünüyorum aslında hipnoz suanda düyada yaygın şekilde kullanılıyor diş hekimleri pisgoloklar artık hipnozun bilincindeler tedavisi zor olan vajinusmuda hipnozun sayesinde biçok ayleler mutluluu yakaladılar yazılar zizi aydınlatdı ise yorumlarınızı bekliyorum saygılarımla